1941'de Afyonkarahisar'da dünyaya geldi, öğretmen Ahmet Hamdi Sezer (ö. 1979) ile ev hanımı Hatice Sezer'in (d. 1918 - ö. 2004) dört çocuğunun tek erkek olanıdır. 1958 yılında Afyon Lisesi'nden, 1962'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Ankara'da hakim adayı olarak göreve başladı. Askerliğini Kara Harp Okulu'nda yedek subay olarak yaptı.
Dicle ve Yerköy Hakimlikleri ve Yargıtay Tetkik Hakimliği görevlerinde bulundu. Dicle Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi olduğu sırada verdiği kararla, 27 Mayıs Darbesi (1960) sonrasında, Güneydoğu Anadolu'da Demokrat Parti'ye (DP) yakın olduğu gerekçesiyle Türkiye'nin batısına sürülen 55 aşiret reisinden (55'ler olayı) biri olan Ensarioğlu Aşireti'nin reisi Şeyh Abdürrezzak Ensarioğlu'nun muhalifleri tarafından el konulan ev ve arsalarının kendilerine iadesini sağladı. Sivil yönetime yeni geçildiği ve Ensarioğlu Aşireti'nin bölgede dışlandığı bir dönemde verdiği bu kararla bölgede kan dökülmesini önlerken, Dicle'de toplumsal barışı da tesis etti.
Medeni Hukuk alanında 1977 ve 1978'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yüksek lisans öğrenimi yaptı.
Yüksek yargı dönemi
7 Mart 1983'te Yargıtay üyeliğine seçildi.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyesiyken Yargıtay Genel Kurulu'nca belirlenen üç aday arasından dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından o güne kadar atanmış en genç üye olarak 27 Eylül 1988'de Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine atandı. 6 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildi. Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak Nisan 1999'da yaptığı bir konuşma bazı kesimlerce 28 Şubat Süreci'ne de bir eleştiri olarak algılanmış ve bazı gazetelerde manşete taşınmıştı. Bu konuşmada Sezer şunları belirtmişti:
"Düşünce özgürlüğü demokrasinin temeli ve ayrılmaz parçasıdır. Düşünce suç sayılırsa demokrasi olmaz. Eyleme dönüşmeyen düşünce açıklamaları cezalandırılamaz. Anayasa ve yasalardaki düşünce özgürlüğünü kısıtlayan hükümler, altına imza koyulan uluslararası anlaşmalar çerçevesinde değiştirilmelidir. Türkiye insan hakları alanında evrensel normlara uyum sağlamak için yasalarında gerekli değişiklikleri yapmak zorundadır. Düşünceyi açıklama özgürlüğü ile bağdaşmayan yasa kuralları değiştirilmelidir. Anayasa ve yasalar özgürlüğü engelleyen öğelerden arındırılmalı, özgürlük alanı genişletilmelidir. Düşünce özgürlüğü alanında demokratik değerlere yer verilmelidir."
Cumhurbaşkanlığı
Sezer, cumhurbaşkanı seçilmeden önce Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini sürdürüyordu ve kamuoyu tarafından tanınan bir isimdi. AnaSol-M koalisyon hükümeti ortaklarının (Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz) kendileri veya partilerinden birinin adaylığında ortak karara varamamaları sonucu, hepsinin dışında bir aday olan, dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer, Ecevit'in önerisiyle cumhurbaşkanı adayı olarak ön plana çıkmıştır. 25 Nisan 2000'de, Koalisyon liderlerinin yanı sıra muhalefet liderleri Recai Kutan ve Tansu Çiller de dahil 131 milletvekilinin ortak önergesiyle Sezer cumhurbaşkanlığına aday gösterildi. Sezer, beş partinin ortak adayı olmasına karşın 367 oy gereken ilk iki turda önce 281, sonra da 314 oy aldı. 276 oyun yeterli olduğu son tur 5 Mayıs'ta yapıldı ve Sezer, oylamaya katılan 533 milletvekilinden 330'unun oyunu alarak Türkiye'nin 10. cumhurbaşkanı seçilmiştir. Sezer Cumhurbaşkanlığı görevini 16 Mayıs 2000'de Süleyman Demirel'den devralmıştır.
Sezer, 2000 yılı Haziran ayında AnaSol-M koalisyonu hükümetinin 28 Şubat Kararları içinde yer alan irticai faliyetlere katıldığı saptananların memuriyetten çıkarılmasını kolaylaştıran kanun hükmünde kararnameyi önce uzun süre bekletti. Hükümetin iki kez yazılı açıklama yapıp 'Anayasa'ya uygun' dediği kararnameyi 8 Ağustos'ta "Hukuk devleti ilkesine aykırı" diyerek iade etti. Ecevit'in 'imzalamak zorunda' dediği ve 'yetkisini aşmakla' suçladığı Sezer, KHK'yı, 14 Ağustos 2000'de 14 sayfalık bir gerekçeyle ikinci kez Sezer'e gönderdi. Ancak Sezer, kararnameyi 21 Ağustos'ta ikinci kez Hükümet'e iade etti. Ecevit de kararnameyi yasa tasarısı olarak TBMM'ye sevk etmek zorunda kaldı. Daha sonra Sezer, üç kamu bankasının özelleştirilmesini öngören kararnameyi de iade etti. Bu iadeler AnaSol-M koalisyon hükümeti arasında krize sebep olmuş ve Koalisyon lideri Ecevit "Cumhurbaşkanı kendisini Anayasa Mahkemesi'nin yerine koyuyor. Bakanlar Kurulu ile diyaloğa kapalı olması, kurulumuzda kaygıyla karşılanmıştır. Ekonomik istikrar tehlikededir" açıklaması yapmıştır.
19 Şubat 2001'deki MGK toplantısında dönemin başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla başlayan 2001 Türkiye ekonomik krizi, kamuoyunda "Kara Çarşamba" olarak adlandırıldı.
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Anayasa'yı değiştirerek o dönem siyasi yasaklı olan Recep Tayyip Erdoğan'a milletvekili olma yolunu açma tartışmalarında Sezer "Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak kişiye özgü düzenlemelerden kaçınarak, hukuku siyasallaştırmak yerine, siyaseti hukuk kurallarına uygun yapmaya özen gösterilmesi gerektiği" uyarısı yaptı. Ancak Erdoğan'ın milletvekili olabilmesini sağlayacak Anayasa değişikliği 13 Aralık 2002'de parlamentodan geçti. Sezer ise 18 Aralık'ta veto etti. Ancak Sezer, ikinci kez önüne gelen Anayasa değişikliğini onayladı ve referanduma gitme hakkını da kullanmadı.
2002 yılında AK Parti hükümeti seçilene kadar türbanlı milletvekilleri eşlerini resepsiyonlara davet etmesine rağmen bu seçimden itibaren Çankaya Köşkü'nün bir kamusal alan olduğunu belirterek Başbakan'ın eşi de dahil hiçbir türbanlı kadını Çankaya Köşkü'ne davet etmemesi ve türbanlı bir eşin ev sahipliğinde yapılan resepsiyonlara katılmaması tartışmalara sebep olmuştur.
Veto hakkını en çok kullanan cumhurbaşkanı olan Sezer, görev süresi boyunca toplam 67 yasa, 22 Bakanlar Kurulu Kararı ve 729 müşterek kararnameyi iade etmiştir.
16 Mayıs 2007'de görev süresi dolmasına rağmen, Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun toplantı yeter sayısı 367 olduğu tezi ve Anayasa Mahkemesinin benzer bir karar alması sonucu parlamento yeni bir cumhurbaşkanı seçememiş ve erken seçime gitmiştir. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçildiği 27 Ağustos 2007 tarihine kadar Türkiye'nin onuncu Cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.
Cumhurbaşkanlığı boyunca Adalet Bakanlığı'nın önerisiyle toplam 190 mahkumu affeden Sezer'in affettiği mahkumların sayısı ve bağlı bulundukları örgütleri ise şöyledir: 40 DHKP-C, 6 PKK, 28 TKP-ML TİKKO, 28 TİKB, 19 Dev-Sol, 17 MLKP, 15 THKP-C, 3 TDP, 2 TKİP, 2 TEKP Leninist Gerillaları, 1 DHP ve 1 Dev-Yol. Sezer'in, teröristleri af gerekçesi, açlık grevine bağlı olarak oluşan Wernicke Korsakoff sendromu adlı bir tür hafıza kaybı hastalığı olarak belirtilmiştir. Sezer ayrıca 20 adi suçlu mahkumu affetmiştir.Sezer tarafından affedilen birçok terör mahkumu daha sonra bazı eylemlerde tekrar yakalanmışlardır. Affedilen mahkumlardan Ecevit Şanlı,1 Şubat 2013 tarihinde Ankara ABD büyükelçiliğinde intihar saldırısı sırasında ölmüştür.
Etiketler: Ahmet necdet sezer kimdir , Ahmet necdet sezer nerde kalıyor , Ahmet necdet sezer veto ettiği kanunlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder