Yüce ALLAH buyurdu: En hayırlı gün Cuma günü'dür. Cuma günü tövbe edenlerin tövbesi kabul olur. Cuma gecesi edilen bütün dualar kabul olur. ALLAH buyuruyor: Cuma namazına gidene büyük sevaplar yazılır
" Ey iman edenler! Cuma günü, namaz için (ezanla) çağrıldığınız vakit, hemen Allah’ın zikrine koşun. Alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
Namaz kılındığı vakit, yeryüzüne dağılın da Allah’ın fazlında rızık arayın. Allah’ı çok zikredin ki felâh bulasınız.
Böyle iken, bir ticaret veya eğlence gördüklerinde ona (doğru) sökün ettiler de seni ayakta bıraktılar. De ki Allah katında (sevab), eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır. (El-Cuma- 9,10,11)
Sebeb-i Nüzülü(ayetin indirilmesindeki hikmet): Medine’de kıtlık vardı. Şiddetli bir açlık hüküm sürüyordu.(1) Halkın çoğu büyük sıkıntı içindeydi. Şam’dan bir kervan Medine’ye geldi. Kervan Medine’ye yaklaştığında Medine halkı kervanı defle, ıslıkla karşıladılar. Allah’ın Rasülü minberde ayak üzerinde hutbe irad ediyordu. Kervanın geldiğini duyan eshab, Allah’ın Rasülünü minber üzerinde bırakarak kervanı karşılamaya çıktı. Mescidde on iki erkek, yedi kadından başka kalan olmadı.
Eshabın tamamen kervana çıkıp ta mescidde az bir kimsenin kaldığını gören Allah’ın Rasülü (S.A.V.) : “ Şu insanların tamamı çıkmış olsaydı; onlar üzirene mescid ateşle dolacaktı,” buyurdular.
Katade: “Eshab bu hareketi üç defa işlediler” diye rivayet etmiştir. Bunların üçünde de kervanın gelişi, Cuma gününde, hutbe esnasında olmuştur. İslâm’ın ilk yıllarında, bayram namazlarında olduğu gibi Cuma namazlarında da, hutbe namazdan sonra okunurdu. Eshab namaz kılınınca mescidden çıkmanın caiz olacağını düşünerek Peygamberimiz hutbe okurken dağıldılar. Bu ayet-i kerime nazil olunca Peygamber Efendimiz hutbeyi öne aldılar.
Açıklama: Ayeti celilede zikredilen nidadan murat; Hatibin hutbe irad etmek üzere minbere çıkıp oturduktan sonraki ezandır. Yani: Cuma namazının ikinci ezanıdır. Bir çok alimler ise: “insanlar birinci ezanı duyacaklarından bundan murad birinci ezandır” demişlerdir.
Ebul Beka şöyle demiştir: Halk namaz kılmak üzere toplandıkları için, bu güne Cuma denildi. Cuma, İslâmî bir isimdir. Arab halkı bu güne “Arûbe” derdi. Arûbe, Süryani’de rahmet mânâsınadır. Buna, ilk Cum’a ismini veren Kâ’b bin Lüey’ dir.
İbn-i Sirin şöyle anlatmıştır: Hicretten önce ensar: “Yahûdilerin bir günü var. Onlar her hafta o gün toplanırlar. Nasaranın da bir günü var. Onlarda o gün toplanırlar. Gelin, bir günde biz edinelim, biz de o gün toplanalım, Allah’ı zikredelim, ona şükredelim” dediler. Sözlerine devamla “Arübe” yi mübarek gün yapalım” dediler. Said bin Zürare’nin evinde toplandılar.
Said onlara iki rekât namaz kıldırdı. Onlara va’zetti ve bu güne, Cuma ismini verdiler. Said, onlara ikram için bir koyun kesti. Öğlen ve akşam ondan yediler.
Bazı alimler: “Hz. Adem, Hz. Havva ile yeryüzünde Cuma günü buluştu.” demişlerdir. Melekler bu güne: “yevmül mezid” derler. Çünkü Allah-ü Teâlâ Cennet ehline bu günde tecelli eder. Onlara gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hiçbir beşerin kalbine gelmeyen nimetler ihsan eder.
Etiketler: Cuma namazı , Cuma namazı nasıl kılınır , Cuma namazı saati
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder